MÜJDE IŞIL- Bu sene Cannes’da Anh Hung Tran’a “En İyi Yönetmen Ödülü” getiren ve Fransa’nın Oscar temsilcisi olan “La passion de Dodin Bouffant/Şeflerin Aşkı” neredeyse tamamı mutfakta ve yemek muhabbeti üzerine kurulu bir film olarak hayli konuşuldu. Bizde mutfak odaklı film deyince “Zengin Mutfağı” öne çıkar, bir de Ferzan Özpetek’in muhteşem sofraları, yemek sahneleri olan filmleri… “Son Akşam Yemeği” bu açıdan hem çok örneği olmayan bir alandan yürüyor hem de Atatürk filmlerinin hep eleştirilen hamaset yüklü ve doğallıktan uzak klişelerini aşmayı amaçlıyor.
Birleştirici güce vurgu
Filmin iki başkarakteri var. Biri annesini kaybedince Çankaya Köşkü’nün mutfağında çalışan dedesinin yanına gönderilen Elif. Diğeri ise torununun, Mustafa Kemal Paşa’nın başaşçısı olduğunu zannettiği ama aslında ocakçı olan dede Ahir. Levent Onan’ın yönettiği, senaryosunu Ayla Hacıoğulları ve Vilmer Özçınar’ın yazdığı “Son Akşam Yemeği” bu iki karakter ve mutfak çalışanlarının odağında Cumhuriyet’in geçmiş ve geleceği, eski ve yeniyi, farklı görüşleri, halkı birleştirici gücüne vurgu yapıyor.
Filmin senaryosundaki başlıca sorun da bu noktada baş gösteriyor. Saltanat yanlısı Ahir bilge ve cesur bir karakter olarak resmedilirken, Cumhuriyet destekçilerinin yani diğer mutfak çalışanlarının karikatürize şekilde çizilmiş olması. Ahir, Çanakkale’de Mustafa Kemal’in arkasında savaşmış, çolak kalmış ama saltanatına bağlı. Onun karakteri bu kadar detaylı çizilirken diğer karakterler için bu titizlik yapılmamış. Dolayısıyla filmin eski düzeni savunup savunmadığı konusunda şüpheye düşüyor insan.
Nehir Gökdemir, Yasemin Baştan ve Mustafa Kırantepe filmde öne çıkan isimler arasında.
Mustafa Kemal sevgisi
Bu şüpheyi iki şekilde kırmaya çalışıyor film. Cumhuriyet konusunda Latife Hanım üzerinden yapılan örneklem ve torunun kız çocuğu olması, Atatürk’ün hem gençler hem de kadınlar için ne kadar önemli bir devrim yaptığını vurguluyor. Bir yandan da Elif’in, Mustafa Kemal Paşa sevgisini samimi bir şekilde yansıtıyor.
Cumhuriyet ilan edilmeden önceki akşam yemeği filmin ismi olunca, Mustafa Kemal Paşa’nın fikirlerini daha fazla duyacağımız bir sofra hayal ediyoruz ama filmde bu konu hızlıca geçilmiş. Sadece Atatürk’ün neden yemeğini yemediği merak ettirilmiş. Halbuki o sofra muhabbeti daha geniş işlenebilirdi.
Onur Tuna’nın Atatürk performansına gelince… Yüzüne uygulanan ağır makyaja rağmen karakterini hem karizmatik hem de doğal hâliyle canlandırmakta başarılı olmuş. Elif’i canlandıran Azra Aksu da hayli başarılı. Necip Memili, yer yer fazla karikatürize kaçsa da seyircinin, karakterini daha fazla görmek isteyeceği bir forma sokuyor. Engin Şenkan ve Pelin Akil de öne çıkan isimler.
Komik ve duygusal
Senaryosunda “1 Erkek 1 Kadın” dizisinin senaristlerinden, talk-show Konuşanlar ile tanınan komedyen Hasan Can Kaya’nın imzasının bulunduğu “Çok Aşk”, korsan film satıcısı Coşkun’un aşkının peşinden gidişini anlatıyor. Coşkun’un kız arkadaşı Ayla’yı Büşra Pekin canlandırıyor. Coşkun’a hayat veren Kaya’nın “Hayat kadar gerçek, hayat kadar komik ve duygusal” şeklinde özetlediği filmin yönetmeni ise Kıvanç Baruönü. “Görümce”de Gupse Özay’ı, “Arif V 216”da Cem Yılmaz’ı, “Hedefim Sensin”de Ata Demirer’i yöneten Baruönü bu sefer bir başka komedyenin, Hasan Can Kaya’nın ilk sinema filmine imza atıyor. Oyuncu kadrosunda Uğur Yücel, Şebnem Sönmez, Bahtiyar Engin, Barış Yıldız ve Ege Aydan da var.